İş hukuku kişilerin iş ve ticaret hayatı içerisindeki hak ve sorumluluklarını kanun yolu ile belirleyen ve belirlenen hakların ihlal edilmesi sonucunda bireylere dava açma seçeneği sunan hukuk alanıdır.

4857 sayılı iş hukuku kanunu iş hukuku alanının mevzuatını oluşturmaktadır. İşçi ve işveren avukatları iş hukuku kanunu mevzuat bilgisi ve iş davaları konusunda uzmanlaşmış kişilerdir.

İş Hukuku Kanunu Madde 1 – Bu Kanunun amacı işverenler ile bir iş sözleşmesine dayanarak çalıştırılan işçilerin çalışma şartları ve çalışma ortamına ilişkin hak ve sorumluluklarını düzenlemektir.

İş Hukukunun Tanımı Nedir?

İş hukuku işçi ile işveren arasındaki iş ilişkisinin sınırlarını belirleyen hukuk alanıdır. İş hukuku alanı sayesinde işçi veya işverenin mağduriyet yaşamasının ve haklarının ihlal edilmesinin önüne geçilmektedir.

Herhangi bir hak ihlali unsurunun bulunması halinde kişiler iş mahkemelerine başvurarak haklarının teslimini talep ederler. İş mahkemeleri de açılan iş davalarını, hukuku mevzuatınca inceleyerek karara varır.

İş ilişkisi, sözleşme ile oluşturulan resmi bir ilişkidir. Dolayısıyla her resmi ilişkide olduğu gibi burada d belirli şartlar yerine getirilmelidir. Örneğin işveren, bir işçi çalıştırmak istediğinde işçinin sigortasını yaptırmalı ve işçinin çalışmakta olduğu ortamın işçinin sağlığını ve hayatını tehlikeye atmayacak şekilde düzenlenmesini mümkün kılmalıdır.

İş ortamında bulundurulan makinaların düzenli olarak kontrolü ve bakımı yapılmalı herhangi bir tehlikeye mahal verilmemelidir. Bu gibi konular işverenin veya varsa makinalar ile ilgilenen teknikerin sorumluluğu altındadır. İşçinin bu sebeplerle ihmalden kaynaklı bir şekilde sakatlanması veya hayatını kaybetmesi işverenin ihmali olduğundan kanunen işveren sorumlu sayılmaktadır.

İşveren ve işçinin birbirine karşı sorumlu sayıldığı bir diğer konu da iş aktinin son verilme aşamasındaki usüllerdir. İşçi veya işveren iş aktine son vermeden önce birbirine haber vermeli ve taraflardan birinin mağdur olmasını önlemelidir. İşveren geçerli bir sebep belirtmeksizin işçinin işine son veremez. Böyle bir durumun varlığında işçinin işe iade davası açma hakkı bulunmaktadır.

İş Hukuku Kanunu Madde 17 – Belirsiz süreli iş sözleşmelerinin feshinden önce durumun diğer tarafa bildirilmesi gerekir.

Fakat işçi ile işveren deneme süresi içerisinde işçiyi işten çıkarabilir veya işçi kendi rızası ile işten ayrılabilir. Bu süre içerisinde öncesinden haber verme şartı aranmaz çünkü işçi zaten yeni işe girmiştir ve taraflar karşılıklı olarak birbiri ile deneme sürecindedir.

İş Hukuku Kanunu Madde 15 – Taraflarca iş sözleşmesine bir deneme kaydı konulduğunda, bunun süresi en çok iki ay olabilir. Ancak deneme süresi toplu iş sözleşmeleriyle dört aya kadar uzatılabilir. Deneme süresi içinde taraflar iş sözleşmesini bildirim süresine gerek olmaksızın ve tazminatsız feshedebilir. İşçinin çalıştığı günler için ücret ve diğer hakları saklıdır.

Bir diğer sorumluluk konusu da işçinin herhangi bir sebeple ayrımcılığa ve haksızlığa maruz kalmaması, her işçinin eşit olarak değerlendirilmesidir. Din, dil, ırk, cinsiyet gibi sebepler ile işçiye ayrımcılık yapılamaz, diğer işçilerin aldığı maaştan daha düşük ücretlendirme teklif edilemez.

İş Hukuku Kanunu Madde 5 – İş ilişkisinde dil, ırk, renk, cinsiyet, engellilik, siyasal düşünce, felsefî inanç, din ve mezhep ve benzeri sebeplere dayalı ayrım yapılamaz.

İş Hukuku Türleri Nelerdir?

İş kavramı geniş bir kavramdır. İş kavramının içerisinde çok fazla işçi ile birlikte çalışan büyük fabrika gibi işletmeler olabileceği gibi daha az işçi ile çalışan küçük işletmeleri de alabiliriz. Bu sebeple elbette iş hukuku da kendi içerisinde bu işletmelerin işçi sayısına ve büyüklüğüne göre farklı katogorilere ayrılmaktadır.

İş hukuku türlerini bireysel iş hukuku ve toplu iş hukuku olarak iki başlık altında inceleyebiliriz.

Bireysel İş Hukuku

Bireysel iş hukuku, çalıştırdığı işçi sayısı 50 kişiden daha az olan, küçük sayılabilecek işletmeler için uygulanan iş hukuku türüdür.

Bireysel iş hukuku kurallarına tabi olan işletmeler:

  • çalışanlarına sigorta yaptırmak, 
  • çalışanlarına eşit muamele göstermek, 
  • iş sözleşmesi yapmak, 
  • iş sözleşmesine son verilmeden önce çalışana geçerli bir sebep sunmak ve önceden haber vermek, 
  • işçilerin güvenli bir ortamda çalışmasını sağlamak, 
  • işçilerin emeği karşılığında işçi alacaklarını zamanında ödemek, 
  • yasal çalıştırılma saatlerine ve haftalık yıllık izinlere uymak, 
  • fazla mesai ücretlerini ödemek gibi sorumluluklara uymak durumundadır.

Toplu İş Hukuku

Toplu iş hukuku, sayıca daha fazla işçi çalıştıran daha büyük işletmeler, fabrikalar, kurumlar için geçerli olan iş hukuku türüdür. Toplu iş hukukunda, bireysel hukukunda gördüğümüz kuralların yine geçerli olmasının yanı sıra daha büyük bir işletme olmanın getirdiği bazı farklılıklar da mevcuttur.

Örneğin fabrika gibi işletmelerde işçi sayısı çok fazla olduğundan işçi sendikaları konusu da beraberinde gelmektedir. Fabrikada çalışmakta olan işçiler işçi sendikalarına üye olur ve aralarında sözcü olması için bir kişi belirlerler. Bu kişi herhangi bir hak ihlali olması durumunda ya da işçilerin ortak bir isteğinin olması halinde durumu işçi sendikalarına bildirir.

Bunun yanı sıra işçilerin hakları ihlal edildiğinde ve mağduriyet yaşadığında grev yapma hakkı da bulunmaktadır. Bu gibi sebepler ile toplu iş hukuku, bireysel hukukundan ayrılır.

Fakat toplu iş hukukunda da aynı şekilde eşitlik ilkesi, işçi alacakları, iş güvenliği, sigorta, haftalık ve yıllık izinler konusu, fazla mesai ücretlerinin ödenmesi, iş aktine son verilen işçiye geçerli bir sebep sunulması gibi unsurlar elbette vardır.

İş Hukukunun Özellikleri Nelerdir?

İş hukuku alanının özelliklerini ve üzerinde durduğu konuları şu şekilde sıralamak mümkündür:

  • İşçilerin emeğinin sömürülmemesine ve haksızlığa uğramamasına ehemmiyet veren bir hukuk alanıdır. İşverenin de aynı şekilde hakları korunmaktadır fakat muallak bir konunun varlığında işçinin lehine düşünülür.
  • İşçilerin insani koşullarda çalıştırılması iş hukuku için oldukça önemlidir. Bu sebeple bir işçinin haftada kaç saat çalıştırılacağı, haftalık izin hakkı, yıllık izin hakkı, resmi tatillerde rızasız çalıştırılmaması gibi unsurlar üzerinde de sıkça durmaktadır.

Madde 44 – Ulusal bayram ve genel tatil günlerinde işyerlerinde çalışılıp çalışılmayacağı toplu iş sözleşmesi veya iş sözleşmeleri ile kararlaştırılır. Sözleşmelerde hüküm bulunmaması halinde söz konusu günlerde çalışılması için işçinin onayı gereklidir.

  • İşçilerin ödemelerini almaları gereken belli bir gün belirlenmelidir. Bu belirlenen gün 20 gün aşıldığı taktirde işçi maaşına faiz uygulanmalıdır.

Madde 34 – Ücreti ödeme gününden itibaren yirmi gün içinde mücbir bir neden dışında ödenmeyen işçi, iş görme borcunu yerine getirmekten kaçınabilir. Bu nedenle kişisel kararlarına dayanarak iş görme borcunu yerine getirmemeleri sayısal olarak toplu bir nitelik kazansa dahi grev olarak nitelendirilemez. Gününde ödenmeyen ücretler için mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı uygulanır.

İş hukukuyla ilgili İş kanunu hakkında detaylı bilgilere, https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuatmetin/1.5.4857.pdf bağlantısından ulaşabilirsiniz.

İşçi Alacakları Dava Süreçleri

İşveren hukuken geçerli sayılabilecek sebepler dışında işçisinden işçi alacakları  kesintisi yapamaz. İşçinin maaşıyla ilgili saklı pay hakkı vardır ve işveren işçinin saklı payı üzerinden tasarrufta bulunamaz. İşçi maaşları en geç belirlenen maaş gününden sonraki 20 gün içerisinde ödenmek zorundadır.

İşte çalıştığı günlerin alacağını tahsil edemeyen işçi bir iş avukatı ile birlikte dava dilekçesi hazırlayarak dava istemi ile iş mahkemesine başvuruda bulunabilir.

İş Hukuku Kanunu Madde 38 – İşveren toplu sözleşme veya iş sözleşmelerinde gösterilmiş olan sebepler dışında işçiye ücret kesme cezası veremez. İşçi ücretlerinden ceza olarak yapılacak kesintilerin işçiye derhal sebepleriyle beraber bildirilmesi gerekir. İşçi ücretlerinden bu yolda yapılacak kesintiler bir ayda iki gündelikten veya parça başına yahut yapılan iş miktarına göre verilen ücretlerde işçinin iki günlük kazancından fazla olamaz.